Coğrafya Bölümü
Araştırma
Bölümümüz öğretim üyeleri ve elemanlarının katkılarıyla son üç (3) yılda yapılan projeler:
Proje Adı |
Deprem Bölgelerinde Yerleşime Uygunluk Analizi: Bingöl Örneği |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
Tübitak 2209 |
Proje Ekibi |
Enes Aytekin, Derya Tuçdan, Dündar Dağlı. |
Proje Özeti |
Tarih boyunca yerleşmeler yanlış mekânsal üniteler üzerine kurulmuştur. Türkiye’de 1950’lerde yaşanan hızlı kentleşme nedeniyle kentlerdeki aşırı nüfus büyümesi kentsel yayılma hızını artırmıştır. Buna bağlı olarak kentsel bölgelerde ortaya çıkan konut ihtiyacı izinsiz, plansız, denetimsiz ve yerleşime uygun olmayan yerleşim yerleri kurulmasına neden olmuştur. Bu tür yanlış yer seçimi sonucunda insanlar birtakım can ve mal kaybı ile sonuçlanan büyük sorunlara maruz kalmıştır. Doğal çevre ile uyumsuz yeni kentsel büyüme alanları kentsel mekânda doğal afet riskini daha da arttırmaktadır. Yerleşme yerlerinin fay hatları üzerine, dağ yamaçlarına, vadi tabanlarına, birikinti koni ve yelpazeleri üzerine yapılmaları sonucunda herhangi bir doğal afette alınan zararlar bu sebeplerle artmaktadır. Maddi manevi fark etmeksizin alınan zararın en aza indirilebilmesi için, gerekli olan araştırmalar yapılmalı, bu araştırmalara bakılarak bilimsel açıdan yol izlenmeli, insan hayatının en az etkileneceği şekilde yerleşmeler tasarlanmalı ve bu tasarımlara uygun olarak yeni yerleşim yerleri inşa edilmelidir. Elde edilen bu çalışma ile günümüzde inşa edilen binaların veya eskiden inşa edilmiş binaların yerleşime uygunluğu değerlendirilerek dirençli kentlerin tasarlanması amaçlanmıştır. Bu çalışmada yerleşim yeri uygunluk analizi Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yöntemi kullanılarak hazırlanacaktır. Bu doğrultuda Bingöl kentindeki yerleşim alanlarının kayıplar yaşanmadan gerekli kurumlara iletilmesi, gerekli tüzel kişilerin uyarılması gerekmektedir. |
Proje Adı |
Maden (Elazığ) İlçe Merkezi Ve Çevresinde Meydana Gelen Heyelanların Araştırılması, İncelenmesi Ve Heyelan Tehlike Analizi. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
Tübitak-2209 2024 Yılı Sonuçlandı. |
Proje Ekibi |
Emin YILDIZHAN, Ahmet TOPRAK. |
Proje Özeti |
Bu proje çalışmasında, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat bölümünde yer alan Maden (Elazığ) ilçe merkezi ve çevresinde meydana gelen heyelanların incelenmesi, araştırılması ve tehlike analizinin yapılması amaçlanmıştır. Ülkemizde ve dünyada doğal afet olayları (Deprem, Heyelan, sel ve taşkın, Tsunami, Çığ vb.) artarak can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Bu doğal afetlerden olan heyelanlar ise can kayıpları ve ekonomik zararların yanında su kaynaklarına, yerleşme, tarım, orman alanlarına ciddi zararlar vermektedir. Heyelan olaylarının nedenleri arasında jeolojik, jeomorfolojik klimatolojik özellikler başta olmak üzere heyelana duyarlı alanlarda yerleşmenin bilinçsizce kurulması gelmektedir. İnceleme alanı Mihrap Dağı eteklerinde, dar bir vadinin yamaçlarında kurulmuştur. Dağlık ve engebeli olup, ortalama yükseltisi 1054 m’dir. Güneydoğu Torosları aşan ve geçit özelliğinde olan Maden Çayı ilçeden geçmektedir. Bu çay aynı zamanda doğal bir yol güzergâhıdır. Bu nedenle, olası bir heyelan geçit özelliği olan bu güzergâhı kapatabilir. Ülkemiz için stratejik öneme sahip bakır madenine ulaşımı engelleyebilir. Afet verilerine göre inceleme alanında 1970-2017 yılları arasında toplam 18 heyelan afeti gerçekleşmiş ve 281 konut, 262 iş yeri ve 2 köprü zarar görmüştür. Bu alanlar nüfus ve yerleşmenin yoğun olduğu Maden İlçe merkezine karşılık gelmesi can ve mal kaybının sayısını artırmaktadır. Bu nedenle projede güncel heyelan verileri de elde edilerek heyelanın oluşum nedenleri araştırılacak ve frekans oran metoduna göre heyelan tehlike analizi yapılacaktır. İstatistik ve Coğrafi Bilgi Sistemleri birlikte kullanılması ile heyelan tehlike haritaları üretilecektir. Heyelana maruz kalabilecek olan alanları belirledikten sonra doğruluk analizi yapılacaktır. Yerleşmenin yoğun olduğu Maden ilçesi ve çevresinde heyelan tehlike analizinin yapılması afet, bölge ve çevre düzeni planlaması ile afet yönetimi çalışmalarına olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedir. |
Proje Adı |
Doğu Akdeniz Havzasındaki Akım Verilerinin Sel Ve Taşkınlar Üzerindeki Etkisi. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
Tübitak-2209 2024 Yılı Sonuçlandı. |
Proje Ekibi |
Esra SUCU, Burcu KARHAN, Ahmet TOPRAK. |
Proje Özeti |
Bu proje çalışmasında, Doğu Akdeniz Havzası’ndaki akım verilerinin sel ve taşkın üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Debi değişimlerinin sel ve taşkınlara neden olduğu havzalarda akım eğilimlerinin bilinmesi bir zorunluluktur. Bu eğilimin bilinmesi sel ve taşkın tehlikesinin önceden bilinmesi ve tehlike azaltma çalışmalarına katkı sağlayacaktır. Türkiye’nin güneyinde yer alan Doğu Akdeniz Havzası, kuzeyde Konya Kapalı Havzası, güneyde Akdeniz, batıda Antalya Havzası, doğuda Seyhan Havzası bulunan birçok önemli akarsuyun olduğu havzadır. İnceleme alanı dik eğimli olup, akarsu bakımından zengindir. Göksu Nehri ve Tarsus Çayı en önemli akarsuları oluşturmaktadır. Havza, başta yerleşim yerleri olmak üzere sanayi ve turizm açısından önemli merkezleri barındırmaktadır. Havzada nüfusu fazla olan kentsel yerleşmelerde ve turizm alanlarında taşkın riski yüksektir. Bu nedenle olası bir sel ve taşkında ciddi boyutlara ulaşabilen zararlar ortaya çıkmaktadır. Doğu Akdeniz Havzası’ndaki akım verilerinin sel ve taşkınlar üzerindeki etkisini incelemek gerekmektedir. Bu amaçla 12 farklı akım gözlem istasyonunun (AGİ) akım verileri kullanılarak, akımın eğilimini belirlemek amacıyla parametrik olmayan trend (eğilim) analiz yöntemleri kullanılmıştır. Akım verilerinin aylık, yıllık ve mevsimlik olarak değişiminin belirlenmesi için Mann-Kendall, Spearman’ın Rho testi ve Sen’s slope testleri kullanılmıştır. Akımlarda pozitif eğilim olduğu görülmektedir. Hemen her mevsimde akım verilerinde artan eğilim olduğu görülmüş özellikle ilkbahar mevsiminde daha anlamlı (pozitif) sonuçların olduğu hesaplanmıştır. Sonuç itibariyle akım eğilimlerinin değişmesi taşkın frekans sayısının artmasına neden olmuştur. Özellikle son 20 yılda aylık, yıllık ve mevsimlik akımların sel ve taşkın oluşturacak kadar değişim eğilimde olduğu görülmektedir. Bunun sonucu olarak sel ve taşkınlar artmıştır. Havzanın doğal ortam özellikleri, nüfusun akarsu yatakları üzerindeki baskısı da sel ve taşkının diğer nedenleridir. |
|
|
Proje Adı |
Lojistik Regresyonda Farklı Sayıda Rastgele Atılan Noktaların Taşkın Tehlike Haritalarındaki Etkilerinin Belirlenmesi. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
Tübitak-2209 2024 Yılı Sonuçlandı. |
Proje Ekibi |
Rümeysa TOPYILDIZ, Ahmet TOPRAK. |
Proje Özeti |
Bu proje çalışmasında, Lojistik regresyonda farklı sayıda rastgele atılan noktaların taşkın tehlike haritalarındaki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Küresel ve bölgesel ölçekte sel ve taşkınlar can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Taşkınların kayıt edildiği uluslararası afet veri tabanı olan EM-DATA verilerine göre, 1900 yıllarından günümüze kadar dünyada 22.000'den fazla toplu afetin %13’ünü sel ve taşkınlar, Ülkemizde ise 27.735’ten fazla afetin %14,6’sı sel ve taşkınlar oluşturmaktadır Bu afetlerde 260 binden fazla can kaybı yaşanmıştır. Son yıllardaki hesaplamalara göre doğal afetlerin neden olduğu can ve mal kayıplarının yarısından fazlası sel ve taşkınlardan kaynaklanmaktadır. Avrupa’da son 20 yıllık sürede yıllık ortalama zarar miktarı 4 milyar olduğu ifade edilmektedir. Taşkınların nedenleri arasında jeomorfolojik, klimatolojik özelliklerinin yanı sıra yerleşmelerin dere ve taşkın yataklarında yoğunlaşması, yolların akışı engelleyici faktör haline gelmesi taşkına neden olan faktörler olarak görülen başlıca nedenlerdir. Örneklem olarak seçilen Alata (Erdemli-Mersin) Çayı Havzası son 20 yılda 20’nin üzerinde sel ve taşkına maruz kalmıştır. Bu iki olay sonucunda çok sayıda tarım arazisi ve yerleşme alanı zarar görmüştür. Bir havzada taşkını tehlikesini belirlemek için farklı metotlar kullanılmaktadır. Bu metotlardan biri de Lojistik Regresyondur. Model ikili değişken ile yordayıcı değişken arasındaki ilişkiyi bulmak için kullanılan yöntemlerdendir. Bu modelde seçilmiş havzanın üzerine farklı sayıda ve rastgele noktalar atılmaktadır. Bu noktalar kaç adet olacağı ile ilgili net bir bilgi yoktur. Çalışmanın temel çıkış noktası da zaten burada başlamaktadır. Genellikle bu noktalar havza alanının miktarınca belirlenmektedir. Bu nedenle örneklem havza içerisine farklı sayıda ve rastgele olmak kaydı ile 5*5 raster piksel büyüklüğünde noktaların atılması planlanmaktadır. Bu noktaların her biri için taşkını tetikleyen faktörlerin (yeniden ölçeklendirilmiş raster veriler) 0 (taşkın yok) ile 1 (taşkın var) arasındaki değerleri girilecektir. Bu sayede noktaların sayısı ve lokasyonlarının değişimi üretilen tehlike haritasını değiştirip değiştirmediği ortaya konacaktır. Bir havzada meydana gelebilecek taşkın tehlikesinin doğru olması gerekmektedir. Taşkın tehlike haritasının doğru ve güvenilir olması planlama ve önleme çalışmalarının da daha iyi yönetilmesini sağlayacaktır. İstatistik ve Coğrafi Bilgi Sistemlerinin entegre biçimde kullanılacağı bu çalışmada 4 farklı taşkın tehlike haritası üretilecektir. Piksel büyüklüğü oranında atılacak farklı sayıdaki noktaların taşkın tehlike haritasındaki değişimi ortaya konmuş olacaktır. Taşkına maruz kalabilecek alanları belirledikten sonra modelin performansı ROC eğrisi ve F-Score yöntemleriyle analiz edilecektir. Yerleşmenin yoğun olduğu Erdemli ilçesi ve çevresine karşılık gelmesi tehlike haritalarının da doğru olmasını zorunlu hale getirmektedir. Bu açıdan bakıldığında diğer çalışmalara örnek olacağı düşünülmektedir. |
Proje Adı |
Sivas İlinde Meydana Gelen Taşkın ve Heyelanların Mekânsal Ve Zamansal Analizi. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
Tübitak-2209 2024 Yılı Sonuçlandı. |
Proje Ekibi |
Vedat YAŞA, Ahmet TOPRAK. |
Proje Özeti |
Bu proje çalışmasında, Sivas ilinde meydana gelen taşkın ve heyelanların mekânsal ve zamansal analizinin yapılması amaçlanmıştır. Birleşmiş milletlerin 2020 dünya afet raporuna göre son on yılda, doğal tehlikelerle tetiklenen tüm felaketlerin % 83'ü, başta taşkınlar olmak üzere heyelanlar, fırtınalar ve ısı dalgaları gibi aşırı hava koşulları ve iklim ile ilgili olaylardan kaynaklanmıştır. Artık iklim değişikliğinin ve topografik faktörlerin göstergelerinden biri olarak görülen taşkın ve heyelanlardan, özellikle mekâna müdahalenin en üst seviyede olduğu kentsel yerleşmeler giderek daha fazla etkilenmektedir. İnceleme alanı doğuda Kızıldağ, batıda Akdağlar ve Hınzır Dağları, güneyde Tahtalı ve Hezanlı Dağları, kuzeyde ise Yıldız dağları ile çevrelenmiştir. İlin jeolojik, jeomorfolojik, iklim ve hidrografik özellikleri nedeniyle sıklıkla taşkın ve heyelan olayları görülmektedir. Afet verilerine göre 1950-2019 yılları arasında sel-taşkın ve heyelan afeti açısından ilk sıralarda yer almaktadır. Sivas ilinde 668 heyelan, 319 sel ve taşkın olmak üzere toplam 987 afet olayı yaşanmış ve 320 yerleşim biriminde can ve mal kaybına neden olan en az bir afet meydana gelmiştir. İl genelindeki yerleşim birimlerinin sel-taşkın ile heyelanlara karşı çok hassas olduğu ve bu nedenle bu afetlerin mekânsal ve zamansal analizinin yapılması gerektiği bir zorunluluktur. Afetin nerede ve ne zaman olduğu bilinirse afetin önlenmesi, yönetimi ve müdahalesi daha kolay olacaktır. Taşkın ve heyelan afetlerinin mekânsal dağılış haritaları, yıllık afet sıklığının ortaya koyabilmek için istatistik analizlerden ve coğrafi bilgi sistemleri programlarından yararlanılacaktır. Bu nedenle Mann-Kendall (MK) testi, Sen’s slope, Spearman’ın Rho ve Kernel yoğunluk yöntemleri ile afetlerin eğilimi ortaya konacaktır. Ayrıca afetlerle ilgili planlama ve önleme çalışmalarında ve yerleşime uygun alanlarının belirlenmesinde istatistiksel ve mekânsal analizlerin gerekli ve önemli olduğu düşünülmektedir. |
Proje Adı |
Elazığ, Malatya, Bingöl, Tunceli ve Erzincan'daki Tarihi Köprülerin Tespiti ve İncelenmesi. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
BAP İSBF.24.05 Dış Kaynaklı Proje 2024 Yılı Sonuçlandı. |
Proje Ekibi |
Enver ÇAKAR, Yavuz KISA, Korkmaz ŞEN, Ahmet TOPRAK, Murat ŞAHİN, Tuba Nur OLĞUN. |
Proje Özeti |
Bu proje kapsamında, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Yukarı Fırat Havzası’nın sınırları dâhilinde bulunan Malatya, Elazığ, Tunceli, Erzincan ve Bingöl illerindeki bütün tarihi köprülerin tespiti ve incelenmesi planlanmaktadır. Çalışmanın coğrafi sınırlarının belirlenmesinde Yukarı Fırat Havzası’nın hem su kaynakları bakımından zengin olması hem de önemli geçiş ve sefer güzergâhları üzerinde bulunması etkili olmuştur. Ayrıca bu bölgenin uzun zamandan beri güvenlik sorunları nedeniyle problemli bir saha olarak görülmesi, saha çalışmalarına dayalı araştırmaların da yeteri kadar yapılmamasında etkili olmuştur. Araştırmanın kronolojik aralığı, Roma İmparatorluğu döneminden Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar uzanan dönem olarak belirlenmiştir. Çalışmanın tarih sınırının belirlenmesinde literatür taramalarında karşılaştığımız bazı hatalı tespitler de önemli rol oynamıştır. Bu gerekçelerden hareketle, başta arşiv kaynakları olmak üzere, Osmanlı klasik kaynakları (kronikler), seyahatnameler, hatıratlar ve sözlü rivayetler gibi muhtelif kaynakların ışığında öncelikle Yukarı Fırat Havzası’ndaki tarihi köprüler tespit edilerek, diğer bölgelerde yer alan tarihi, ticari ve askeri güzergâhlarla olan bağlantıları da tespit edilmeye çalışılacaktır. Yöntem olarak, Osmanlı arşivinden elde edilen bilgiler saha araştırmalarıyla zenginleştirilecektir. Daha sonra köprülerin özellikleri ve mimari ölçüleri için MS Acces programı kullanılarak veri tabanı oluşturulacaktır. Hazırlanan bu veri tabanı dijital olanaklardan (ArcGIS, Google Earth, vb.) da faydalanılarak değerlendirilecektir. Akabinde Harita Genel Müdürlüğüne ait 1/25000 ölçekli topografya haritalarından yararlanılarak köprüler harita üzerinde işlenecektir. Proje sürecinde yapılacak olan arazi gözlemlerinde GPS (Küresel Konumlandırma Sistemi) yardımıyla topografya haritasında bulunmayan ancak tarihi veri kaynaklarında olan ve saha çalışmalarında tespit edilecek tarihi köprüler de işaretlenerek sayısal hale getirilecektir. Coğrafyanın dağılış ilkesinden yararlanılarak bu köprülerin güncel olarak mekânsal dağılış haritası üretilmiş olacaktır. Çalışma alanındaki köprülerin, Orta Anadolu ve Yukarı Kızılırmak Bölgelerini bağlayan ulaşım koridoru üzerinde yer almasının yanı sıra iller içindeki yerleşmeleri de birbirine bağlaması nedeniyle köprülerin incelenmesi ve öneminin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Tespit edilen tarihi köprülerin rölöveleri alınıp mimari çizimleri yapılarak yapım tekniği, malzeme özelikleri, kullanım değeri özgünlüğü ve korunmaya değer özellikleri gibi yönleri ele alınacaktır. Çalışma kapsamında mimari çizimleri dijitalleştirilen tarihi köprülerin çevresel nedenlerden dolayı yok olması durumlarında veya başka akademik çalışmalar için önemli bir veri sağlanması amaçlanmaktadır. Ayrıca disiplinlerarası çalışmaya dayanan bu projede tarihi köprülerle ilgili mevcut literatürün yeniden sorgulanması, okuyuculara ve araştırmacılara farklı bakış açısı kazandırılması hedeflenmektedir. Bu projeyle birinci elden yazılı ve sözlü kaynakların yanı sıra saha araştırmaları ve mimari bakış açılarıyla Yukarı Fırat Havzası illerdeki tarihi köprülerin üzerindeki çalışılması gerekliliğinin önemi ortaya çıkmıştır. Söz konusu bu proje ile ortaya çıkarılan kültürel mirasın haritalandırılarak, bilim dünyasına kazandırılması ve bölge turizmine ve dolayısıyla ülke ekonomisine en önemli katkısı, yıllarca terörden dolayı büyük sıkıntılar yaşanan bu bölgedeki tarihi köprüler ve ticari ağlar ile bölgeler arasındaki geçişler tespit edilerek incelenen alanlardaki kültürel etkinlikleri arttırmak olacaktır. Bu sebeple, proje kapsamında tespit edilen tarihi köprüler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla da paylaşılacaktır. |
Proje Adı |
|
Destekleyen Kuruluş(lar) |
TÜBİTAK. |
Proje Ekibi |
Ayşe Çağlıyan (Yürütücü), Esen Durmuş (Araştırmacı), Dündar Dağlı (Araştırmacı), Aşır Yüksel Kaya (Araştırmacı), Tuncay Yavuz Özdemirö(Araştırmacı), Muhammet Fırat (Araştırmacı), Mehmet Akif Ceylan (Danışman), Mehmet Köküm (Danışman), Dilan Kuruyer (Bursiyer), Melek Matiyar (Bursiyer), Mustafa Güney (Star Bursiyer). |
Proje Özeti |
Afetler toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan gelişmişlik düzeylerini kesintiye uğratan çok boyutlu olaylardır. Ülkemiz dünyanın en önemli deprem kuşaklarından ikisine karşılık gelen Kuzey Anadolu Fayı (KAF) ve Doğu Anadolu Fayı (DAF)’nın geçtiği kuşakta yer almaktadır. Her iki kuşak üzerinde tarihsel dönemlerden günümüze birçok yıkıcı depremlerin varlığı bilinmektedir. Son yıllarda bölgede yaşanan en yıkıcı deprem 2020 Sivrice (Çevrimtaş Köyü) M6,8 depremi olarak kayıtlara geçmiştir. Sivrice depremi hem şehir hem de kırsal alanda önemli yıkımlara neden olmuştur. Afet sonrası iyileştirme çalışmalarında en çok başvurulan yöntemlerden biri yerleşmelerin yer değiştirmesi ve yeni afet konutlarının yapılmasıdır. 24 Ocak 2020 Sivrice depreminden sonra Elazığ şehri ve kırsal kesimde konutlarda meydana gelen hasar sonucunda Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından hem şehir merkezinde hem de köylerde afet konutları inşa edildi. Konut tipleri açısından özellikli bir yere sahip olan kırsal konut tipolojisi artık doğal çevreyi yansıtmaktan uzak ama daha güvenli, tek tip tek katlı konutlara dönüşmüştür. Afet sonrası hızlı alınan kararlar doğrultusunda köylere yeni tip afet konutları inşa edilmiştir. Yerli ve yabancı literatür incelendiğinde benzer afetlerden sonra yapılan afet konutlarının kırsal alanda yaşayan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamadığı, yaşam tarzlarıyla uyumsuz, ekonomik faaliyetlerin yürütülmesini zorlaştıran konutlar olduğu sonucuna varılmıştır. Bölgesel anlamda farklı doğal ve beşeri afetlerle karşılaşma oranı fazla olan ülkemizde aynı problemler devam edeceği düşünülmektedir. Bu perspektifte projede 24 Ocak 2020 Sivrice depreminden sonra Elazığ ilinde inşa edilen kırsal konutların fiziki, ekonomik ve sosyo-kültürel anlamda depremzedelerin kırsal konutlardan memnuniyet düzeyinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda memnuniyet düzeylerini ölçmek amacıyla “doğal afetler sonrası yaşam alanı değişen afetzedelerin yeni yaşam alanlarına yönelik memnuniyet düzeyleri ölçeği” geliştirilecektir. Geliştirilecek ölçeğin sonuçları bundan sonra yaşanacak benzer afetlerde paydaşımız olan kurum ve kuruluşlar ile paylaşılarak sürdürülebilir kırsal kalkınma hedeflerinin daha net belirlenmesine yardımcı olacağı düşünülmektedir. Böylece afet öncesi hazırlık çalışmalarında kırsal alanlara yönelik plan ve programların kırsal yaşam tarzı ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılması kararına destek olacaktır. Kırsal memnuniyet düzeyi ölçüldükten sonra yapılacak olan yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla sürdürülebilirlik doğrultusunda kırsal çevre, ekonomi ve toplum boyutlarıyla daha yaşanabilir bir kırsal ortam hazırlanmasına örnek teşkil edilecektir. Ayrıca, arazi çalışmaları öncesi örneklem yerleşmeler Landsat uydu görüntüleri, hava fotoğrafları ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) veri tabanı kullanılarak yeni yapılan konutlar sayısal hale getirilecektir. Arazi çalışmaları sırasında ise memnuniyeti etkileyen morfoloji, yükselti, eğim, ana yollara uzaklık, konut dokusu ile tipoloji ve eklentileri, dönüşüm biçimi ve geliştirilen ölçek sonucunda elde edilen anket sonuçları gibi bütün değişkenler bir coğrafi veri tabanında birleştirilecektir. Bu veri tabanı depremle birlikte ortaya çıkan değişim ve dönüşümün depremzedelerin memnuniyet düzeyleri üzerindeki etkisinin belirlenmesinde kullanılacaktır. |
Proje Adı |
2209-A Hastane ve Aile Sağlığı Merkezlerinin Ulaşım Coğrafyası Açısından Erişilebilirlik Analizi: Elazığ Örneği. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
TÜBİTAK. |
Proje Ekibi |
Enes Kuş (Yürütücü), Ayşe Çağlıyan (Akademik Danışmanı), Melih Furkan Alanbay (Proje Ortağı). |
Proje Özeti |
Sanayi devriminden sonra hızlı ve plansız kentleşmenin etkisiyle izinsiz ve denetimsiz birçok yerleşim yeri kurulmuş ve sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunlara ülkemiz ve Elazığ’da da rastlamaktayız. Başta ulaşım olmak üzere pek çok sosyal sorun da ön plana çıkmaktadır. Bu tür plansız kentleşmenin etkisiyle insanlar birtakım mal ve can kaybıyla sonuçlanan büyük sorunlara maruz kalmıştır. Doğal çevre ile uyumsuz yeni kentsel büyüme alanları kentsel mekânda erişilebilirliği tehlikeye sokmaktadır. İnsanların sağlık kuruluşlarına da erişimi bu doğrultuda zarar görmektedir. Herhangi bir kaza anında ambulansların hastaya erişimi tehlike altına düşmektedir. Kentsel planlamanın yanlış yapılması sonucuyla erişilebilirliğin tehlike altına düşmesi can kayıplarına neden olmaktadır. Bu çalışmada insanların yürüyerek ya da ulaşım araçlarını kullanarak sağlık kuruluşlarına erişilebilirliğinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak ulaşım hatları ve sağlık kuruluşları için uygunluk analizleri ve Network analizleri (Ağ analizleri) yöntemleri kullanılarak sivil araçların, ambulansların ve toplu taşıma araçlarının sağlık kuruluşlarına erişilebilirlik analizleri yapılacaktır. İlk bulgular, Elazığ kent içi ulaşımında insanların ve kullanılan taşıtların sağlık kuruluşlarına erişilebilirliğinin zayıf olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, yapılan bu proje önerisi ile CBS tabanlı interaktif ulaşılabilirlik sisteminin geliştirilmesi, kent içi erişilebilirliğin artırılması, toplumsal bilincin artırılarak kullanımının yaygınlaştırılması beklenmektedir.
|
Proje Adı |
Cizre Kentinde Lojistik Regresyon Yöntemiyle Kentsel Gelişmeye Uygun Alanların Tespiti. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
TÜBİTAK 2209-A. |
Proje Ekibi |
İslam GÖK, Fethi Ahmet CANPOLAT. |
Proje Özeti |
21.yy’ın en önemli fenomenlerinden biri olan kentler, küresel ölçekte insanın mekânla olan etkileşiminin en fazla olduğu ve artan bir ivmeyle daha fazla bilimsel araştırmaya konu olan sahalardır. Kentlerin hızla büyümesi beraberinde birçok konuda problem oluşturmaktadır. Kentleşme ile birlikle afetlere karşı duyarlılık, trafik problemleri ve verimlilik kaybı gibi problemlerin önüne geçilebilmesi için diğer beşeri faaliyetlere göre yönetilmesi ve planlanması öncelik arz etmektedir. Kentleşme konusundaki çalışmalar ağırlıklı olarak büyük şehirler üzerinde yoğunlaşmasına rağmen, küçük ölçekli kentler hem nüfus miktarı hem de sayı açısından, dünya genelinde oldukça fazladır. Ayrıca küçük kentler, kalkınmanın ulusal ve bölgesel düzeyde daha homojen dağılmasında etkili olabilecek alanlardır. Ancak bu yerleşmelerin büyümesinde, situasyonu, hinterlandı ve potansiyelin kullanılamaması gibi çeşitli sınırlılıklar engel oluşturabilmektedir. Cizre kenti de Dicle ırmağı ve kolları ile KD’sundaki engebeli alanlar tarafından sınırlandırılmış bir şehirdir. Proje kapsamında Cizre kentinin mekânsal gelişimine uygun alanlar Lojistik Regresyon modeliyle tespit edilecek ve bu kapsamda mevcut kentsel alanların da uygunluğu kontrol edilecektir.
|
Proje Adı |
Keban İlçesinde (Elazığ) Yeni Kırsallığın Tespitine Yönelik Saha Çalışması ve Kırsal Değişimin Coğrafi Analizi. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
TÜBİTAK 2209-A. |
Proje Ekibi |
Rıdvan ÇELİK, Fethi Ahmet CANPOLAT. |
Proje Özeti |
Dünya geneline hâkim olan hızlı değişim ve dönüşüm sürecinde, kırsal yapının bunun dışında kalması düşünülemez. Artan bir ivmeyle dünya genelinde yaşanan değişim sürecinin coğrafi boyutunu, kentsel ve kırsal yerleşmeler üzerinden değerlendirmek mümkündür. Kentlerdeki bu süreç, Coğrafya bilimi ile birlikte Planlama, Sosyoloji, Ekonomi gibi farklı bilim dalları tarafından yoğun olarak incelenmektedir. Ancak kırsal alanlardaki değişim süreci, kentlerin gölgesinde kalmaktadır. Birbirlerinin devamı niteliğinde olan kırsal ve kentsel alanlar arasında fiziksel, iktisadi, demografik, teknik ve kamusal hizmet gibi belirgin bağlantılarla kırsal ve kentsel alanlar arasındaki etkileşim giderek güçlenmektedir. Bu durum kırsal alanlardaki değişimi hızlandırmasının yanında, kırsal mekânların organik olarak kentsel mekânların uzantıları haline dönüşmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla kırsal alanlar hızla değişen dönüşen ve bazı nitelikler bakımından kentlere benzemeye başlayan yerleşmelerdir. İşte bu değişimin gerçekleştiği yapıyı coğrafi eksende değerlendirmek çalışmanın öncelikli hedefini oluşturmaktadır. Çalışma sahası olarak Keban ilçesinin seçilmesi, Elazığ kentine yakın ve dolayısıyla etkileşimi yüksek bir kırsal alan olması nedeniyledir. Kırsal değişimi tespit etmeye yönelik olarak öncelikle saha çalışması yapılması planlanmaktadır. Bu kapsamda sistematik ve rastgele örneklemler üzerinden gerçekleştirilecek anket ve mülakatlar ile sahadan öncelikli olarak birincil veri temin edilerek bunların bağımsız değişkenlerle (yükselti, eğim, kente yakınlık, vb.) korelasyon ve grup varyasyonları SPSS programı ile tespit edilecektir. Daha sonra uydu görüntüleri ve ikincil coğrafi veriler kullanılarak elde edilen verilerin mekânsal karşılıkları, Global Morans 1 vb mekânsal istatistik teknikleri ile kartografik çıktılara dönüştürülerek değişimin boyutları ve etkileri üzerine değerlendirmeler yapılacaktır. |
Proje Adı |
Gurbetçi Nüfusun Yeni Kırsallığa Etkisi: Karakoçan İlçesi (Elazığ) Örneği. |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
TÜBİTAK 2209-A. |
Proje Ekibi |
İbrahim KILIÇ, Fethi Ahmet CANPOLAT. |
Proje Özeti |
Dünya geneline hâkim olan hızlı değişim ve dönüşüm sürecinde, kırsal yapının bunun dışında kalması düşünülemez. Artan bir ivmeyle dünya genelinde yaşanan değişim sürecinin coğrafi boyutunu, kentsel ve kırsal yerleşmeler üzerinden değerlendirmek mümkündür. Nitekim 20. yüzyılın sonlarında ve 21. yüzyılın başlarında, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da kırsal yeniden yapılanma tespit edilmiştir (Capo, 1995; Mahon, Fahy ve Cinneide, 2009; Nelson, 2001). Kentlerdeki değişim süreci, Coğrafya bilimi ile birlikte Planlama, Sosyoloji, Ekonomi gibi farklı bilim dalları tarafından yoğun olarak incelenmektedir. Ancak kırsal alanlardaki değişim süreci, kentlerin gölgesinde kalmaktadır. Birbirlerinin devamı niteliğinde olan kırsal ve kentsel alanlar arasında fiziksel, iktisadi, demografik, teknik ve kamusal hizmet gibi belirgin bağlantılarla kırsal ve kentsel alanlar arasındaki etkileşim giderek güçlenmektedir. Bu durum kırsal alanlardaki değişimi hızlandırmasının yanında, kırsal mekânların organik olarak kentsel mekânların uzantıları haline dönüşmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla kırsal alanlar hızla değişen dönüşen ve bazı nitelikler bakımından kentlere benzemeye başlayan yerleşmelerdir. İşte bu değişimin gerçekleştiği yapıyı coğrafi eksende değerlendirmek çalışmanın öncelikli hedefini oluşturmaktadır. Proje sahası kapsamında Karakoçan ilçesinin seçilmesi, gurbetçi nüfusunun il genelinde en fazla olduğu idari birim olmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim yalnızca Belçika’da yaşayan Karakoçanlı nüfus 2008 yılı itibariyle 9 binden fazladır. Bu durum gurbetçi nüfusun ailelerine gönderdikleri dövize bağlı olarak (aylık ortalama 500 bin Euro) ilin diğer kesimlerinden farklı olarak daha dinamik bir kırsal değişim süreci yaşanmakta ve boyutlarını daha belirgin hale getirmektedir. İlçede kırsal değişim üzerinde gurbetçi nüfusun etkisini belirlemeye ve kırsal değişimin boyutlarını anlamaya yönelik olarak öncelikle arazi çalışması yapılması planlanmaktadır. Bu kapsamda sistematik ve rastgele örneklemler üzerinden gerçekleştirilecek anket ve mülakatlar ile sahadan öncelikli olarak birincil veriler temin edilerek bunların bağımsız değişkenlerle (yükselti, eğim, kente yakınlık, vb.) korelasyon analizi ve grup varyasyon istatistikleri SPSS programı ile tespit edilecektir. Daha sonra uydu görüntüleri ve ikincil coğrafi veriler kullanılarak elde edilen verilerin mekânsal karşılıkları, Global Morans 1 vb mekânsal istatistik teknikleri ile kartografik çıktılara dönüştürülerek değişimin boyutları ve etkileri üzerine değerlendirmeler yapılacaktır. |
Proje Adı |
Şavak Aşiretine Bağlı Kasap Kolu Yarı Göçebelerinin Göç Sorunları ve Çözüm Önerileri |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
2209-A - Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı |
Proje Ekibi |
Ahmet DAŞ (Yürütücü), Murat AYDIN (Akademik Danışmanı) |
Proje Özeti |
Anadolu’nun topografik ve klimatolojik özellikleri göçebe hayvancılığın bölgede geniş bir alanda yapılmasına imkân tanıyarak uzun süreli yapılmasının temel sebebi olmuştur. Binlerce yıldır bu topraklarda önemli bir ekonomik faaliyet olan göçebe hayvancılık, günümüzde ise farklı sorunlara maruz kalmaktadır. Bu sorunlar; kentleşme, aşırı nüfus artışı, modern hayat, ekonomik gelirin azalması, göç olayı ve göç yolculuğunda yaşananlar vb. gibi sorunlardır. Bunun neticesinde göçebe hayvancılık faaliyetiyle uğraşan nüfus sayısı hızla azalmıştır. Literatür taramalarında göçerlerin göç olayı ve göç yolları üzerine yapılan çalışmaların azlığı dikkati çekmiştir. Önemli bir ekonomik ve kültürel faaliyet olan göçerlik üzerine yapılan çalışmaların azlığı bu araştırmanın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu sebepten dolayı yapılan bu araştırmanın literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmada son dönemlerde çok fazla nüfusun yerleşik hayata geçtiği, Doğu Anadolu bölgesinin büyük aşiretlerinden olan ve yüzlerce yıldır varlığını yarı göçebe hayvancılıkla sürdüren Şavak aşiretinin Kasap kolu seçilmiştir. Kış aylarını kışlak olarak ılıman bir iklimin hâkim olduğu Keban Baraj Gölü kıyılarında konaklayarak geçiren Kasap kolu göçerleri (Çoğunlukla Tunceli ili sınırlarında), ilkbahar aylarında ise göçe başlayarak yaz aylarını Bingöl, Erzurum, Erzincan ve Tunceli illeri sınırlarındaki yüksek yaylalarda geçirmektedirler. Araştırmada kışlaktan yaylağa, yaylaktan kışlağa süren yolculukta yaşanan sorunlar ve bu sorunların göçerler üzerindeki etkileri irdelenip ve çözüm önerileri sunulmuştur. Kasap kolunun göç olayı ve göç yolunda yaşanan sorunları irdelemek ve bu sorunlara farklı çözüm önerileri sunmak araştırmanın özgün değerini oluşturmaktadır. Ülkemizin tüm bölgelerinde önemli bir ekonomik ve kültürel faaliyet olan göçebe hayvancılığın bu bölgedeki sorunlarını ortaya çıkarmak ve sorunların çözümü için yetkililerin dikkatini çekmek araştırmanın bir diğer hedefidir. Bu bölgede ortaya çıkarılan sorunlar ve çözüm önerileri ülkenin diğer bölgelerinde göçebe hayvancılıkla geçimini sağlayan nüfuslar için örnek olarak gösterilebilecektir. Ülkenin diğer bölgelerinde de göçerlerin benzer sorunlar yaşaması ve bu araştırmanın yaşanan sorunlara çözüm önerileri olarak katkı sağlaması çalışmanın yaygın etkisini oluşturmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında ve analizinde görüşme, gözlem, arazi ve saha araştırması tekniklerinden yararlanılmıştır. |
Proje Adı |
Geleneksel Kırsal Konut Mimarisinin Korunmasında İnsansız Hava Aracı Tabanlı Modellemenin Kullanılması: Kerpiç Meskenler Örneği |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
2209-A - Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı |
Proje Ekibi |
Mustafa Mert ŞENGÜN (Yürütücü), Murat AYDIN (Akademik Danışmanı) |
Proje Özeti |
Tarih boyunca kırsal meskenler, yakın çevreden toplanılan malzemelerle inşa edilmiştir. İnşa edildiği yerin coğrafi özelliklerini yansıtan kırsal meskenler günümüzde hızla yok olmaktadır. Afetler, kentsel alanların hızla kırsal alanlara doğru genişlemesi, kırsal alanlardan kentsel alanlara hızlı göç, meskenlerin bakımsızlığı vb. gibi nedenlerle kırsal meskenler artık kırsal alanlarda görülmemeye başlanmıştır. Ulaşım imkânlarının hızla gelişmesi, modern yapıların hızla kırsal alanlarda inşa edilmesi, kırsal alanlarda ikincil konutların hızla artması, kırsal alanların nüfus ve ekonomik yapısındaki değişimler kırsal alanları günümüzde farklı bir kimliğe dönüştürmüştür. Araştırmanın amacı bu dönüşüm sonucu yakın gelecekte görülmeyecek olan kırsal konut mimarilerinden kerpiç meskenleri korumak ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktır. Kerpiç meskenler genel bir ifadeyle karasal iklimin hâkim olduğu, yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve kar yağışlı geçen bölgelerde inşa edilir. Organik ve inorganik maddelerle inşa edilen kerpiç meskenler için sürekli onarım yapılması gerekmektedir. Onarımı yapılmayan kerpiç meskenler kullanılamaz hale gelmektedir ve yerine yeni modern konutlar inşa edilmektedir. Araştırmada insansız hava aracı tabanlı görüntü alma ve fotogrametri tekniğinden faydalanılmıştır. Bu amaçla iyi korunmuş kerpiç bir meskenin üç boyutlu (3B) modeli oluşturulmuştur. Elde edilen bu model ile geleneksel kırsal meskenler belgelenmiş, dijital ortama aktarılmış ve daha sonra yapılacak restorasyon çalışmalarında altlık olarak kullanılabilecek hale getirilmiştir. Harita mühendisleri, arkeologlar, sanat tarihçileri, tarihçiler kültürel mirasın belgelenmesinde ve gelecek nesillere aktarılmasında bu yöntemi kullanırken beşeri coğrafyacıların kültürel mirası belgelemede insansız hava aracı tabanlı fotogrametri tekniğini kullandıkları çalışmalara rastlanılmamıştır. İlk kez geleneksel kırsal meskenin üç boyutlu (3B) modelinin oluşturulması çalışmanın özgün değerini oluşturmaktadır. Beşeri coğrafyacıların bu yöntemi farklı lokasyonlarda, farklı tip geleneksel meskenlerde kullanarak belgelemesi ve gelecek nesillere aktarılması çalışmanın yaygın etkisini oluşturmaktadır. |
Proje Adı |
Kentsel Gelişme Süreçlerinin Gecekondu Önleme Bölgelerinde Morfolojik Dönüşüme Etkisi Mamak’ta (Ankara) Çeper Kuşak Oluşumu ve Gecekondu Alanlarının Değişen Morfolojik Yapısı |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
Fırat Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi |
Proje Ekibi |
Aşır Yüksel KAYA (Yürütücü), İlhan Oğuz AKDEMİR (Araştırmacı), Murat AYDIN (Araştırmacı) |
Proje Özeti |
Bu proje ile Ankara Mamak örneği üzerinden yola çıkarak, Anadolu kentlerinin kentleşme süreçlerinde ortaya çıkan kent formunun kentsel morfoloji çerçevesinde ve tarihsel coğrafi bir yaklaşımla açıklanması amaçlanmıştır. Bu bağlamda Ankara kentini biçimlendiren morfolojik süreçler kent bütünü ve mahalle ölçeği olmak üzere iki düzeyde incelenecektir. İlk olarak Ankara kent bütünü ölçeğinde "çeper kuşak" kavramına dayalı olarak kentsel büyüme örüntüleri çözümlenecek ve kentteki "iç, orta ve dış" çeper-kuşakların oluşum süreçleri ortaya konulacaktır. Çeper kuşak oluşum dönemleri ortaya konulurken, kentsel gelişmeyi etkileyen sosyal, ekonomik, teknolojik ve politik kararlar incelenerek mevcut arazi kullanım değişimi açıklanacaktır. Böylece Ankara'da çeper kuşakların oluşumu ile kentin morfolojik dönemleri arasındaki bağlantılar ortaya konacaktır. Projenin ikinci aşamasında bu dönemleri karakterize eden morfolojik süreçleri ve öğeleri gecekondulaşma süreçleri ile ilişkilendirilerek Mamak özelinde incelemektedir. Bu doğrultuda, ayrıntılı morfolojik çözümlemeler yoluyla kent bütününde gözlemlenen morfolojik dönemlerin belirli konut alanlarının iç değişiminde yarattığı etkiler açıklanmaktadır. Ankara'nın başkent olma sürecinden etkilenen Mamak oldukça karmaşık morfolojik süreçler barındırmaktadır. Bu süreçlerden yola çıkılarak parsel ve binalar için "morfo-genetik tipler" tanımlanacak ve hâlihazır durumda ortaya çıkan morfolojik bölgeler belirlenecektir. Böylece çalışmada morfolojik süreçlerin ve bölgelerin tanımlanmasına ilişkin ayrıntılı bir yöntem ortaya koyulurken, aynı zamanda kentsel morfoloji yazınındaki kavram ve kategorilerin Türkiye bağlamına taşınmasına yönelik tartışmalar geliştirilecektir. Sonuç olarak Ankara kentinin morfolojik çözümlemesi Türkiye'ye özgü kentleşme dinamiklerini anlamak için önemli mekânsal bulgular sağlamaktadır. Gerek çeper-kuşaklar ve kent bütünündeki gelişim örüntüsünde, gerekse konut alanlarının ortaya çıkışında hızlı kentleşme ve plansız yapılaşma sonucunda gecekondulaşma süreçleri ile bunların dönüşüm süreçleri Türkiye kentlerinin hızlı kentleşmesinin bir sonucudur. Projenin başarı ile tamamlanması ile birlikte Ankara-Mamak örneğinden yola çıkarak Türkiye kentlerinin gelişim süreçleri mekânsal olarak analiz edilebilecektir. |
Proje Adı |
06 Şubat 2023 Pazarcık (Kahramanmaraş) 7.7 Mw ve Elbistan (Kahramanmaraş) 7.6 Mw Depremlerinin Malatya İlindeki Yapısal Hasarın Web CBS Kullanılarak Tespit edilmesi |
Destekleyen Kuruluş(lar) |
TÜBİTAK 1002 - C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı |
Proje Ekibi |
Aşır Yüksel KAYA (Yürütücü), İlhan Oğuz AKDEMİR (Araştırmacı), Fatih ADIGÜZEL (Araştırmacı), Murat AYDIN (Araştırmacı), Aslı Deniz ADIGÜZEL (Araştırmacı). |
Proje Özeti |
06 Şubat Pazartesi günü, Türkiye saati ile 04:17:35’te merkez üssü Pazarcık (Kahramanmaraş) olan 7.7 ve 13:24:49’da merkez üssü Elbistan (Kahramanmaraş) olan 7.6 Mw büyüklüğünde meydana gelen depremlerin Malatya kentine etkilerini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada, Web CBS yardımı ile yapılarda meydana gelen hasar durumu görselleştirilerek analiz edilmiştir. Web harita oluşturma üç aşamadan oluşmaktadır. İlk olarak araştırma sahasında bulunan kentsel yapılara ait öznitelik veri tabanı oluşturulmuştur. Oluşturulan veri tabanına ait bilgiler arazi çalışmaları ve AFAD ile Malatya Büyükşehir Belediyesinden elde edilen verilere dayanmaktadır. İkinci aşamada mekânsal veriler uygun formata dönüştürülmesinden sonra GML dosyaları ve WFS katmanları web tarayıcısında ayrı veri katmanları olarak yüklenmiştir. Web servisler şeklinde yüklenen verileri düzenlemek ve sorgulama yapabilmek için ArcGIS altyapısı kullanılmıştır. Üçüncü aşamada ise GML ve Raster veri tabanları ArcGIS Online ortamında çakıştırılmıştır. Sonuç olarak Malatya İlinde 3225 binaya ait konumsal veriler ArcGIS Online platformuna yüklenmiştir. Web tabanlı sorgulamalar yapılabilecek fotoğraf, bina katsayısı, parsel sorgulama ve kullanım türü ile binalar hasar durumlarına göre yıkılmış ve acil yıkılacak olarak web haritalarla görselleştirilmiştir. |
Hızlı Erişim